Topkapı Sarayı Fotoğraflı Gezi Rehberi – Tarihi, Bölümleri ve Mimarisi

İçindekiler

Topkapı Sarayı’na Gitmeden Önce

Bilmeniz Gereken Her Şey

Üç kıta, yedi iklimde hüküm sürmüş hanedan ve cihan imparatorluğunun kalbi Topkapı Sarayı’nı hiç ziyaret ettiniz mi? Tarih bilincine sahip her Türk vatandaşının milli şuurunu geliştirmesi açısından gezip görmesi gereken belli başlı yerler arasında bulunan Topkapı Sarayı müzesi hakkında, oraya gitmeden önce bilmeniz gereken rehber niteliğinde her şey bu yazıda sizler için bir araya getirildi!

Topkapı Sarayı Nerede? Ulaşım Bilgileri

İstanbul’a gelen turistlerden sıklıkla Topkapı Sarayı İstanbul’un hangi semtinde yer almaktadır? Sorusu geliyor. Topkapı Sarayı, İstanbul’un Fatih ilçesinde, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Haliç arasında kalan tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda yer almaktadır.
Topkapı Sarayı’na gitmenin en hızlı yolu olarak Bağcılar tramvay hattını kullanmanız önerilir. Tramvaydan Sultanahmet durağında inmenizin ardından Ayasofya Müzesi ve Hürrem Sultan Hamamı önünden geçerek Topkapı Sarayı Müzesi’ne ulaşmanız mümkün.
Atatürk Havalimanı yönünden gelen ziyaretçiler için ise Atatürk Havalimanı – Aksaray metro hattının son istasyonu olan Aksaray’a kadar gelip, burada Yusufpaşa istasyonundan Kabataş – Bağcılar tramvay hattına geçiş yapmaları önerilir.
Anadolu yakasından gelen ziyaretçiler ise, Üsküdar ya da Kadıköy’den vapur ya da motor ile Kabataş’a ya da Eminönü’ne geçebilir, buradan da Kabataş – Bağcılar tramvay hattını kullanarak Sultanahmet durağında indikten sonra Topkapı Sarayı’na ulaşabilirler.
Topkapı Sarayı’na daha rahat ve hızlı ulaşmak için kullanılabilecek diğer bir yol ise Marmaray hattı ile Avrupa yakasına geçip Sirkeci durağında inmek. Sirkeci durağında indikten sonra Cağaloğlu – Vilayet çıkış yönünü takip ederek İstanbul Valiliği önüne geldikten sonra sola doğru uzanan yolu takip ederek Gülhane Parkı girişindeki tabelaları izleyerek Topkapı Sarayı’na ulaşabilirsiniz. Marmaray çıkışından Topkapı Sarayı yürüyerek yalnızca 10 dakika sürmektedir.

Topkapı Sarayı Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri 2019

Topkapı Sarayı giriş ücreti – bileti 2019 yılı için 60 TL olarak tahsil edilmektedir. Saray girişinde ise müze kart geçerli kabul ediliyor. Sarayın Aya İrini, Harem ve Zülüflü Baltacılar Ocağı bölümleri için ayrı ücret ödenmesi gerekmektedir; müze kart geçerli değildir.

Aya İrini bölümü için 30 TL
Harem ve Zülüflü Baltacılar Ocağı bölümü için 35 TL ödemeniz gerekecek.

Ücretsiz Giriş Hakkına Sahip Ziyaretçiler

Not: Kimlik zorunludur.

18 yaş altı T.C. vatandaşları (gençler ve çocuklar ile birlikte onlara refakat eden öğretmenler)
65 yaş üstü T.C. vatandaşları
6 yaş altı çocuklar Harem, Aya İrini ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu bölümlerine biletli refakatçisi ile girebilir.
Yerli ve yabancı basın
Gaziler
Şehit yakınları
Er – erbaşlar
T.C. vatandaşı engelliler ve bir refakatçisi (belge ibrazı ile)
12 yaş altı yabancı uyruklu çocuklar
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı personel ve emeklileri
Seyahat Acentesi sahipleri veya müdürleri
ICOM, ICOMOS ve UNESCO kart sahipleri

Müze Ziyaret Bilgileri

Topkapı Sarayı müzesi salı günleri hariç her gün ziyaretçi kabul etmektedir.

Topkapı Sarayı, 30 Ekim -15 Nisan arasını kapsayan kış döneminde 09:00 – 16:45 arası ziyaret edilebilmektedir.
Müzeye son giriş saati ise 16:00’dır.
Saray, 15 Nisan – 30 Ekim arasını kapsayan yaz döneminde 09:00 – 18:45 arası ziyaret edilebilmektedir.
Müzeye son giriş saati ise 18:00’dır.

Diğer tüm güncel ziyaret bilgileri için (resmi tatiller – dini bayramlar) aşağıdaki linke tıklayınız.

www.topkapisarayi.gov.tr

Topkapı Sarayı ve Harem bölümü online bilet almak için aşağıdaki linki ziyaret edebilirsiniz.

muze.gov.tr

Topkapı Sarayı Tarihçesi, Bölümleri ve Mimari Özellikleri

Topkapı sarayı özellikleri itibarıyla Osmanlı sarayları içinde hiçbir plana bağlı kalmadan inşa edilen tek mimari yapı olarak bilinir. Günümüze dek ulaşan sarayların içinde en eskisi, en genişi ve özgünü Topkapı Sarayı olarak tanıtılır.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 1924 yılından bu yana müze olarak halka kapıları açılan bu yapı devletin gücünü temsil edecek biçimde ve İstanbul’un silüetine yakışacak şekilde inşa edilmiş olup, Türk mimarisinin en önemli yapılarından biri olarak anılmaktadır. Topkapı Sarayı, Boğaziçi, Haliç ve Marmara denizini gören ve İstanbul’un ilk kuruluş yeri olarak bilinen Akropol’ün tepesinde yükselmektedir.

Dolmabahçe Sarayı’nın inşa edilmesinin akabinde terk edilen Topkapı Sarayı, cumhuriyetin ilanından sonra çeşitli onarımlar geçirmesine rağmen eski sade güzelliğine kavuşamamıştır. Günümüzde müze olarak kullanılan sarayda sergilenen birçok eser dünyada eşi benzeri bulunmayan sanat yapıtları olarak bilinmektedir.

Tarihçesi

Topkapı Sarayı, Osmanlı padişahlarının ikametgâhı, devletin yönetim ve eğitim merkezidir. İstanbul fatihi Sultan II. Mehmed tarafından 1460-1478 tarihleri arasında yaptırılmış ve zaman içerisinde ihtiyaçlar sonucunda da bazı ilaveler yapılmaya devam etmiştir. Saray’da, Osmanlı padişahları ve saray halkının 19. yüzyıl ortalarına kadar ikamet ettiği biliniyor. Bu görkemli yapı, yaklaşık olarak 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş ve sarayın büyük kısmı Hasbahçe’ye tahsis edilmiştir.

Saray hem sultanların resmi olarak ikâmet ettikleri konut hem de resmi devlet işlerini yürüttüğü bir yapı olarak bilinir. Günümüzde müze olarak gezilebilen yapının inşa edildiği dönemde bakanlar kurulunun düzenli aralıklarla toplandığı, devlet hazinesinin yer aldığı, darphanenin ve arşivlerin bulunduğu yer olarak bilinir. Topkapı Sarayı’nı diğer saraylardan ayıran en önemli özelliği, devletin en yüksek öğrenim kurumu, Sultanın ve devletin üniversitesi de bu sarayda yer almasıdır.

Mimari Özellikleri

Topkapı Sarayı’nın çevresi neredeyse 5 km’yi bulan surlar ile çevrelenir. Oldukça büyük bir alana yayılan yapı, bir kompleks şeklinde. İşlevsel olarak inşa edilen sarayın, çeşitli ek yapılar ile gittikçe büyümesi sağlanmıştır. Sarayda ilk inşa edilen çinili köşk; küçük dikdörtgen bir yapıyla çevrelenmiştir. Bu yapı günümüzde çini müzesi olarak ziyaret edilmektedir.

Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’u fethettikten sonra bu sarayın temellerini attığı bilinmektedir. Topkapı Sarayı, klasik Türk saray mimarisine sahip olmasına karşın kendisinden sonra gelen her padişahın kendi zevkine yönelik eklemeler yapması ile mimari özgünlüğünü ortaya koymuştur.

Topkapı Sarayı, ağaçlar ile çevrelenen büyük avluları, oldukça heybetli kapıları olan ve uzun yıllar devlete ev sahipliği yapan kompleks (farklı yapıların bir arada bulunduğu – bütünsel) bir saray olarak anılmaktadır. Yapıya 16. yy’da Topkapı Sarayı harem bölümü de eklenmiştir. Sarayın toplamda 9 hamamı bulmaktadır.

Sarayın Bölümleri

Bab-ı Hümayun

Sarayı çevreleyen kalın surlardan Sur-u Sultani içinde yer alan saray alanına Bab-ı Hümayun’dan girilir. Bu kapı halk tarafından Saltanat Kapısı olarak bilinmektedir. Kapının üzerinde Ali Bin Yahya Sofi tarafından yazılmış celi sülüs hat ile harmanlanmış dört satırlık bir kitabe yer almaktadır. Kapının iç tarafında ise sultanlara ait tuğralar bulunmaktadır.

Alay Meydanı

Saltanat kapısından girildikten sonra karşınıza çıkan asimetrik planlı avlu, alay meydanı olarak bilinir. Saray, şehir, devlet üçlü yönetim sistemi olarak anılan sistemlerin ikinci derecede önemli yapıları bu alanda yer alıyor. Bu alana ise halkın yalnızca belirli günlerde girebildiği bilinmektedir. Halkın devlet ile olan ilişkisi bu noktada başlar. Avlu ayrıca devletin atla girebildiği tek alan. 300 metre uzunluğundaki bu ağaçlı ve geniş yol sultanların cülus ve sefer paralarını dağıttığı; cuma selamlaşmalarını gerçekleştirdikleri; elçi alaylarını ve beşik alaylarını karşıladıkları yer olarak tarih sayfalarında yer almaktadır.

Alay Köşkü

Burada alanda konumlanan Alay Köşkü’nün, Sultan II.Mahmud tarafından 1808-1839 yıllarında yaptırıldığı bilinmektedir. Bu köşkün padişahların gerçekleştirilen alayları rahat bir şekilde izleyebilmesi için inşa edildiği söyleniyor.

Bab-ü’s Selam

Birinci avluyu ikinci avluya bağlayan ve diğer yapılara nazaran daha yaygın olarak tanınan orta kapı, 18. yy.dan bu yana Bab-ü’s Selam olarak adlandırılıyor. Avluya bakan cephe üzerinde II.Mahmud’un tuğrasının yanında ise III.Mustafa’nın tuğrası yer almaktadır.

Divan Meydanı

Divan Meydanı olarak anılan meydan ise, Fatih Sultan Mehmet’in tasarladığı devletin ve sarayın yönetim ve etkinlikleriyle ilgili yapıların yer aldığı avlu olarak bilinir.

Kubbealtı – Divan-ı Hümayun

Kanuni Sultan Süleyman’ın sonradan eklediği Kubbealtı yani Divan-ı Hümayun ise yan yana üç mekândan oluşuyor ve bu kısımlarda devletin ana toplantılarının gerçekleştirildiği bilinmektedir. Yine Kanuni döneminde inşa edilen dış hazine bölümünde ise devletin vergi paraları saklanmıştır. Günümüze gelindiğinde ise burada çeşitli silahların sergilendiği alanlar yer alıyor.

Adalet Kasrı

Fatih Sultan Mehmet’in inşa ettirdiği ünlü Adalet Kasrı, bağımsız bir kule şeklindedir. Bu yapıda divan toplantıları dinlenmiştir.

Matbah- Amire

Mutfak bölümüne ise ikinci avluda bulunan 3 kapıyla girilir.

Babüssaade

Simgesel özelliği nedeni ile sarayın en önemli ve en bilinen kapısı Babüssaade olarak anılıyor. Ayrıca bu görkemli kapı üçüncü avluya da geçişi sağlıyor.

Enderun Avlusu

Üçüncü avlu ise Enderun Avlusu olarak bilinir. Bu avluda arz odası, seferli koğuşu, hazine koğuşu ve fatih köşkü gibi yapılar yer alıyor.

Sofa-i Hümayun – IV. Avlu

Dördüncü avlu ise Sofa-i Hümayun olarak tarihi metinlerde yer alıyor. Avlu, 17. yy’da inşa edilen terasa açılıyor. Bu bölümlerde ise sünnet odası, revan köşkü, bağdad köşkü, alt bahçelerde ise sofa camii, esvab odası bulunuyor. Bu görkemli yapıyı ilk defa gören ziyaretçiler Topkapı Sarayı kaç odalı? diye düşünmeden edemiyor. Topkapı Sarayı yaklaşık olarak 300 odadan oluşur.

Harem

Son olarak harem bölümü, ayrı bir kuruluş olarak saraydan bağımsız olarak inşa edilmiştir.

Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Bölümü

Topkapı Sarayı’nda sergilenmekte olan Kutsal Emanetler, İslam dininde kutsal sayılan Hz. Muhammed’in dostlarına ve bazı peygamberlere ait eşyalardır. Kutsal emanetler, Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethinin akabinde İstanbul’a getirilmiş ve bu emanetlerin bir bölümü de İslam ülkelerinden derlenmiş bulunuyor.